American Gangster: Film İncelemesi

"My man!". Filmi izlemeye karar verirseniz bu lafı epey duyacaksınız. 2007'de gösterime giren, 2 saat 37 dakikalık American Gangster, The Martian ve Gladiator filmlerinin de yönetmenliğini yapan Ridley Scott tarafından yönetilmiş, Denzel Washington'ın oynadığı iyi biyografi filmlerinden biri. 180'in üstünde farklı lokasyonda, 360 sahne çekildiği için Ridley Scott, bu filmin en büyük girişimlerinden biri olduğunu söylemiş. Frank Lucas ve Richie Roberts çekimler boyunca yönetmen Ridley Scott ve film ekibine sette danışmanlık yapmışlar. Hatta Richie Roberts, "Lucas gereğinden fazla keyif alıyor, onu tekrar tutuklamak istiyorum!" demiş. Gerçeklere dayanan hikayesi ve filmdeki Russell Crowe, Josh Brolin, Idris Elba gibi çoğu Oscar veya Oscar adaylığı almış kaliteli oyuncuların olması; filme bir şans vermek için yeterli bir sebep. Russell Crowe; rolünü mükemmelleştirmek için gerçek Richie Roberts'ın konuşma tarzını öğrenebilmek için kayıtlarını istemiş.

Fragman:


Her ne kadar gerçeklere dayandığı belirtilse de gerçek Frank Lucas da filmi izlemiş ve filmin küçük bir kısmının gerçekleri yansıttığını belirtmiş. Gerçek Richie Roberts da Lucas'ın fazla asil gösterildiğini söylemiş. Gerçekten de film izlendiğinde Frank Lucas'ın asilliği fazla göze çarpıyor.

Filme puanım 10 üzerinden 8. Oyunculuk üst seviyede. Bu yüzden filmdeki olaylar hakikaten o an karşımızda oluyormuşçasına etkiliyor insanı. Hatta film sürekli "Acaba bundan sonra ne oldu?" şeklinde düşündürüyor.

Kurgu da iyi, akıcı. İzleyiciye anlatılmak istenenler ve verilecek bilgiler yalın ve anlaşılır bir şekilde anlatılmış. Bazı başka filmler gibi sanki olayların ortasına atılmışsınız da filmin ortalarına doğru neler olduğunu anlamaya başlıyormuşsunuz hissi yaşatmıyor. Fakat 2 buçuk saatten uzun bir film için belki detaylar daha fazla olabilirdi.

Sinematografinin pek etkikeyici olduğunu düşünmüyorum, genellikle yakın plan, dar açı çekilmiş. Ancak filmin amacını sağlayacak kadar yeterli; anlatılmak istenen hikaye yine de izleyiciye etkileyici bir şekilde aktarılıyor. Buna ek olarak durup bir düşündüğünüzde, filmde müzik üzerinde yeterince durulmadığını farkediyorsunuz. Yine de American Gangster'ın, kaliteli film severlerin keyifle izleyebileceği bir film olduğunu düşünüyorum.

Kostüm, mekan tasarımı ve filmde genel olarak hakim olan hafif pastel ve soğuk renk tonları, zamanın 1960'lar olduğunu hissettiriyor. Once Upon a Time in Hollywood'daki gibi abartarak gözümüze sokulmuyor.

Hikayenin anlatım biçimi ve karakterlerin aile ilişkilerini, aralarındaki meseleleri görmemiz karakterlerle aramızda bağ da kuruyor ve onları kısmen tanımamızı sağlıyor. Film izleyeni içine çektiği için gerçekte de neler olduğunu merak ediyorsunuz. Filmden sevdiğim bir sahne:


Filmin Konusu

Frank Lucas; New York, Harlem'de bölgenin suç büyüklerinden birinin şoförüdür. Patronuyla yaptığı son konuşmasında aklına bir fikir gelir.

American Gangster, Frank Lucas'ın(Denzel Washington) patronunun ölmesinden sonra uyuşturucu işine nasıl başladığını, bulduğu yöntemle malı kaynağından alarak ve daha ucuza satarak nasıl bir anda rakiplerini saf dışı bırakıp bölgenin tekeli olduğunu, ailesi ve eşiyle olan ilişkilerini ve edindiği bu denli büyük çaplı uyuşturucu ticareti kontrolünün sonuçlarını anlatıyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Voltaj düşmesi, elektronik aletler, voltaj regülatörleri ve yüksek gerilim koruma röleleri

Mutfak Eviye Sifonu Nasıl Değiştirilir?

Sanal gerçeklik gözlüğü ile evde sinema, Shinecon VR ve birkaç şey daha